Öztürk, 4. stüdyo albümü “Benim Gibi”de yer alan yalın ve
yüksek hissiyatlı şarkılarıyla evinize konuk gelmeye hazırlanıyor.
İlk çıktığı günden beri şahsına münhasır tavrı ve
şarkılarıyla özel bir dinleyici kitlesine seslenen Öztürk, akustik altyapılı,
keman ve çello soslu yeni şarkılarıyla, özellikle başı aşkla dertte olanların
hislerine tercüman olacak. Eğer sizde benim gibi Öztürk’ün ‘Gitme’sini çok
sevenlerdenseniz, şarkının akustik haline bayılacağınızı hemen belirtmeliyim.
Şimdi bir fincan kahve yapın, sırtınızı koltuğunuza yaslayın ve “Benim Gibi”nin
yalın ve güçlü hikayesine bir göz atın ;)
-İlk 3 albümünden çok
başka bir albümle karşımızdasın. Yaşanmışlıklarını akustik bir dille anlatmak
istemenin sebebi nedir?
Aslında zaten şarkıları hep akustik gitarla yapıyorum ve bu
sefer üzerinde çok oynamayalım istedim. Biraz daha yalın olmanın faydası var
sanki, öte yandan bir de benim olgunluk dönemime denk geldi bu albüm. Bundan
sonra yapacağım şeyler de bu doğrultuda olacak, yavaş yavaş yalınlık durumuna
geçiyorum.
-Hüznü yoğun yaşamış
bir adamın şarkıları bunlar. Günümüzün yüzeysel ilişkilerine ironik bir atıfta
bulunma var sanki…
Bu en çok aşktan bahsettiğim albümüm oldu. 4 yılda bir albüm
çıkaran biri olarak hep yaşadıklarımı yazma taraftarı oldum, gönderme yapmayı
düşünmedim aslında. Bu dönem aşk, hayatımda yoğun bir yer tutuyor ve ne
yaşadıysam onu anlatmak istedim.
-Albümün adı “Benim
Gibi”. Şarkılarda Öztürk’ün ta kendisinden mi bahsediyorsun?
Diğer 3 albümde benden bir parçaydı ama bu albüm diğerlerine
göre daha yalın ve bana daha yakın. Evimde akustik gitarla kaydettiğim,
yaşadığım şeylerden bahsettiğim, odamda çaldığım zamankinden biraz daha estetik
duyulmasını sağladığım bir albüm. O yüzden biraz daha benim gibi…
-Kayıtta
kullandığınız enstrümanlarda da farklılıklar var. En çok hangi enstrümanı
duymaktan, dinlemekten memnunsun?
Çello ve keman derim. Çünkü biz ‘Grunge’ çalarken “Keşke bir
klavyecimiz olsa” demiştik ve Hayko gruba dahil olduğunda çok heyecanlanmıştık.
Şimdi bu albüme başlarken yine aynı heyecanı taşıyordum ve ilk defa bu albümde
kullanmış olmak beni ayrı mutlu etti.
-Bu albümün
konserleri nasıl olacak peki? Eski şarkıları akustik mi yorumlayacaksınız?
Diğer şarkıları mümkün olduğunca bu sounda uyarlayacağız. Bu
albümü nasıl duyuyorsanız diğer şarkıları da performanslarda aynı şekilde
duyacaksınız. Elbette arada elektro gitarlar, clean sesler de olacak ama
ağırlığı akustiğe vereceğiz.
-Öztürk 2007’de yer
alan ‘Gitme’ bu albümde akustik haliyle karşımıza çıkıyor. Gitme’yi ikinci kez
albüme taşıma sebebin neydi?
Aslında Gitme’nin klibi içime sinmemişti ve yeniden klip
çekmek istiyordum. Bu yüzden yeni bir düzenlemeyle son albüme tekrar koydum.
Amacım yeni ve güzel bir klip çekip dinleyicilerimle yeniden paylaşmak
istememdi ama kafamda klip çekilmesini istediğim 4 şarkı var. Onlardan Gitme’ye
sıra gelir mi bilemiyorum ama klip çekmek istiyorum.
-İlk klibi ‘Bu
Elveda’ya çekmenin özel bir sebebi var mı?
Albümün 9 şarkısı hazırdı ve kaydı bitireceğimiz sırada
yaptım ‘Bu Elveda’yı. Bu şarkı o kadar çok heyecanlandırdı ki beni hemen klip
çekmek istedim. Diğer şarkıları defalarca çalmıştık, miksleri için epey bir
üzerinde çalışınca en son şarkı en heyecan veren şarkı oldu.
-Deniz’in (Kurban) bu
albümde bulunmamasının özel bir sebebi var mı?
Deniz’le neden Vasiyet’te çalıştığımızı anlatsam daha kolay
olacak sanırım :) Vasiyet’e bir albüm olarak başlamamıştık. Ben birkaç şarkı
yazıp Deniz’e söylemesi için vermiştim ama şarkı sayısı artınca Deniz “Sana bir
albüm yapalım ve bu şarkıları orada kullanalım” dedi. Biz kendimizi 2 sene evde
benim albümüm için çalışırken bulduk. Yoksa Deniz’le direkt ilgili bir durum
yok ortada. Onun da başka projeleri var bildiğim ve onlara yoğunlaşmış durumda.
-Bu albümün sendeki
yeri nedir?
Bugüne kadar yaptığım albümlerden sonra “Acaba bundan sonra
daha iyi ne yapabilirim?” diye soruyordum kendime. Ama şimdi görüyorum ki
yaptığım en iyi albümlerden biri bu. Diskografimdeki yeri ayrı olacak, kendimi
en yalın ortaya koyduğum albüm bu çünkü. İnsanların beklediğini vermek
istemiyorum aslında. Ülkedeki rock müzik anlayışı; hep aynısını, benzerini
yapmak üzerine kurulu. Ama biz hep değişiyoruz ve beğendiğimiz, yapmak
istediğimiz şeyler de değişiyor. Bunu kabul edip farklı şeyler denemek lazım.
Ben de tam bunu yaptım, hissettiğimi koydum ortaya.
-‘Benim Gibi’ aşk
acısı çeken ya da geçmişte yara almış kişilerin müzik çalarlarında çok fazla
yer bulacak gibime geliyor…
Hissiyatı yüksek ve aşkın anlatıldığı bir albüm, dinleyenler
kendi hikayeleriyle bağdaştıracaktır şarkıları. Ama bu albümü çok dinlensin
diye de yapmadım, kimseyi inandırmak durumunda da değilim. Son 4 yıl içinde
yaşadığım şeyleri yazdım ve ön plana çıkan aşk oldu.
-Çok özet soracağım;
bugün durduğun yerden memnun musun?
Müziğe başlarken seçtiğim yol buydu. En başından beri
başkaları için değil kendi zevkim ve mutluluğum için bir şeyler yapmak… İnsanlar
şarkılarımı biliyor, söylüyor da ama o şarkıları kimin söylediğini bilmeyenler
var.
-PR çalışmasının tam
yapılmamış olmasından kaynaklanıyor olabilir mi?
Ben çok gündemde olmayı seven biri değilim ama işin PR
tarafında da eksiklikler vardı. Vasiyet albümüne 5 yada 6 tane konser yaptık
çünkü o dönem Hücum Kedi vardı ve albüm de Hücum Kedi de benim için eşdeğerdi,
Hücum’on konserlerine ağırlık vermeyi tercih etmiştim. Bir de “Albüm yaptım ve
bu ara her yerde görüneyim” kafasında biri değilim.
-Albüme geri dönecek
olursak; “Şu şarkıyı illa kliplendirmeliyim” dediğin şarkılar var mı?
Kader, Sar ve Yeter ki klip çekmeyi istediğim şarkılar. Bir
de Gitme var tabii. İmkanlar doğrultusunda sonuç ne olur bilemiyorum ama
Gitme’ye yeni bir klip çekersem şahane olur.
-Biraz da
konserlerden bahsedelim. Bu albümün konserlerine ağırlık vermeyi düşünüyor
musun?
Evet, bu sefer mümkün olduğunca çok yerde çalmak
istiyorum. Bugüne kadar gitmediğimiz yerlere gidip çalmak iyi olacaktır.
Konserler için yoğun bir ajanda hazırlamak niyetindeyiz.*Bu röportaj Blue Jean dergisi Aralık 2011 sayısında yayınlanmıştır.