1 Aralık 2011 Perşembe

Bu albümde hepimizin hikayesi var



Öztürk, 4. stüdyo albümü “Benim Gibi”de yer alan yalın ve yüksek hissiyatlı şarkılarıyla evinize konuk gelmeye hazırlanıyor.

İlk çıktığı günden beri şahsına münhasır tavrı ve şarkılarıyla özel bir dinleyici kitlesine seslenen Öztürk, akustik altyapılı, keman ve çello soslu yeni şarkılarıyla, özellikle başı aşkla dertte olanların hislerine tercüman olacak. Eğer sizde benim gibi Öztürk’ün ‘Gitme’sini çok sevenlerdenseniz, şarkının akustik haline bayılacağınızı hemen belirtmeliyim. Şimdi bir fincan kahve yapın, sırtınızı koltuğunuza yaslayın ve “Benim Gibi”nin yalın ve güçlü hikayesine bir göz atın ;)

-İlk 3 albümünden çok başka bir albümle karşımızdasın. Yaşanmışlıklarını akustik bir dille anlatmak istemenin sebebi nedir?
Aslında zaten şarkıları hep akustik gitarla yapıyorum ve bu sefer üzerinde çok oynamayalım istedim. Biraz daha yalın olmanın faydası var sanki, öte yandan bir de benim olgunluk dönemime denk geldi bu albüm. Bundan sonra yapacağım şeyler de bu doğrultuda olacak, yavaş yavaş yalınlık durumuna geçiyorum.

-Hüznü yoğun yaşamış bir adamın şarkıları bunlar. Günümüzün yüzeysel ilişkilerine ironik bir atıfta bulunma var sanki…
Bu en çok aşktan bahsettiğim albümüm oldu. 4 yılda bir albüm çıkaran biri olarak hep yaşadıklarımı yazma taraftarı oldum, gönderme yapmayı düşünmedim aslında. Bu dönem aşk, hayatımda yoğun bir yer tutuyor ve ne yaşadıysam onu anlatmak istedim.

-Albümün adı “Benim Gibi”. Şarkılarda Öztürk’ün ta kendisinden mi bahsediyorsun?
Diğer 3 albümde benden bir parçaydı ama bu albüm diğerlerine göre daha yalın ve bana daha yakın. Evimde akustik gitarla kaydettiğim, yaşadığım şeylerden bahsettiğim, odamda çaldığım zamankinden biraz daha estetik duyulmasını sağladığım bir albüm. O yüzden biraz daha benim gibi…

-Kayıtta kullandığınız enstrümanlarda da farklılıklar var. En çok hangi enstrümanı duymaktan, dinlemekten memnunsun?
Çello ve keman derim. Çünkü biz ‘Grunge’ çalarken “Keşke bir klavyecimiz olsa” demiştik ve Hayko gruba dahil olduğunda çok heyecanlanmıştık. Şimdi bu albüme başlarken yine aynı heyecanı taşıyordum ve ilk defa bu albümde kullanmış olmak beni ayrı mutlu etti.

-Bu albümün konserleri nasıl olacak peki? Eski şarkıları akustik mi yorumlayacaksınız?
Diğer şarkıları mümkün olduğunca bu sounda uyarlayacağız. Bu albümü nasıl duyuyorsanız diğer şarkıları da performanslarda aynı şekilde duyacaksınız. Elbette arada elektro gitarlar, clean sesler de olacak ama ağırlığı akustiğe vereceğiz.

-Öztürk 2007’de yer alan ‘Gitme’ bu albümde akustik haliyle karşımıza çıkıyor. Gitme’yi ikinci kez albüme taşıma sebebin neydi?
Aslında Gitme’nin klibi içime sinmemişti ve yeniden klip çekmek istiyordum. Bu yüzden yeni bir düzenlemeyle son albüme tekrar koydum. Amacım yeni ve güzel bir klip çekip dinleyicilerimle yeniden paylaşmak istememdi ama kafamda klip çekilmesini istediğim 4 şarkı var. Onlardan Gitme’ye sıra gelir mi bilemiyorum ama klip çekmek istiyorum.

-İlk klibi ‘Bu Elveda’ya çekmenin özel bir sebebi var mı?
Albümün 9 şarkısı hazırdı ve kaydı bitireceğimiz sırada yaptım ‘Bu Elveda’yı. Bu şarkı o kadar çok heyecanlandırdı ki beni hemen klip çekmek istedim. Diğer şarkıları defalarca çalmıştık, miksleri için epey bir üzerinde çalışınca en son şarkı en heyecan veren şarkı oldu.

-Deniz’in (Kurban) bu albümde bulunmamasının özel bir sebebi var mı?
Deniz’le neden Vasiyet’te çalıştığımızı anlatsam daha kolay olacak sanırım :) Vasiyet’e bir albüm olarak başlamamıştık. Ben birkaç şarkı yazıp Deniz’e söylemesi için vermiştim ama şarkı sayısı artınca Deniz “Sana bir albüm yapalım ve bu şarkıları orada kullanalım” dedi. Biz kendimizi 2 sene evde benim albümüm için çalışırken bulduk. Yoksa Deniz’le direkt ilgili bir durum yok ortada. Onun da başka projeleri var bildiğim ve onlara yoğunlaşmış durumda.

-Bu albümün sendeki yeri nedir?
Bugüne kadar yaptığım albümlerden sonra “Acaba bundan sonra daha iyi ne yapabilirim?” diye soruyordum kendime. Ama şimdi görüyorum ki yaptığım en iyi albümlerden biri bu. Diskografimdeki yeri ayrı olacak, kendimi en yalın ortaya koyduğum albüm bu çünkü. İnsanların beklediğini vermek istemiyorum aslında. Ülkedeki rock müzik anlayışı; hep aynısını, benzerini yapmak üzerine kurulu. Ama biz hep değişiyoruz ve beğendiğimiz, yapmak istediğimiz şeyler de değişiyor. Bunu kabul edip farklı şeyler denemek lazım. Ben de tam bunu yaptım, hissettiğimi koydum ortaya.

-‘Benim Gibi’ aşk acısı çeken ya da geçmişte yara almış kişilerin müzik çalarlarında çok fazla yer bulacak gibime geliyor…
Hissiyatı yüksek ve aşkın anlatıldığı bir albüm, dinleyenler kendi hikayeleriyle bağdaştıracaktır şarkıları. Ama bu albümü çok dinlensin diye de yapmadım, kimseyi inandırmak durumunda da değilim. Son 4 yıl içinde yaşadığım şeyleri yazdım ve ön plana çıkan aşk oldu.

-Çok özet soracağım; bugün durduğun yerden memnun musun?
Müziğe başlarken seçtiğim yol buydu. En başından beri başkaları için değil kendi zevkim ve mutluluğum için bir şeyler yapmak… İnsanlar şarkılarımı biliyor, söylüyor da ama o şarkıları kimin söylediğini bilmeyenler var.

-PR çalışmasının tam yapılmamış olmasından kaynaklanıyor olabilir mi?
Ben çok gündemde olmayı seven biri değilim ama işin PR tarafında da eksiklikler vardı. Vasiyet albümüne 5 yada 6 tane konser yaptık çünkü o dönem Hücum Kedi vardı ve albüm de Hücum Kedi de benim için eşdeğerdi, Hücum’on konserlerine ağırlık vermeyi tercih etmiştim. Bir de “Albüm yaptım ve bu ara her yerde görüneyim” kafasında biri değilim.

-Albüme geri dönecek olursak; “Şu şarkıyı illa kliplendirmeliyim” dediğin şarkılar var mı?
Kader, Sar ve Yeter ki klip çekmeyi istediğim şarkılar. Bir de Gitme var tabii. İmkanlar doğrultusunda sonuç ne olur bilemiyorum ama Gitme’ye yeni bir klip çekersem şahane olur.


-Biraz da konserlerden bahsedelim. Bu albümün konserlerine ağırlık vermeyi düşünüyor musun?
Evet, bu sefer mümkün olduğunca çok yerde çalmak istiyorum. Bugüne kadar gitmediğimiz yerlere gidip çalmak iyi olacaktır. Konserler için yoğun bir ajanda hazırlamak niyetindeyiz.


*Bu röportaj Blue Jean dergisi Aralık 2011 sayısında yayınlanmıştır.